Seçim tarihi belli değilken CHP’nin Cumhurbaşkanlığı adayını belirleme sürecine girmesi çok yanlıştır. İmamoğlu ve Yavaş arasında adaylık rekabeti, özellikle bu aşamada, Erdoğan için büyük bir avantaj yaratır. Bu durum, tarihsel olarak otoriter liderlerin rakiplerini birbirine düşürerek kendi iktidarlarını güçlendirdikleri vakalarla benzerlik göstermektedir. İmamoğlu ve Yavaş arasındaki oluşacak adaylık yarışı, muhalefetin bölünmesine neden olur, iktidara karşı oluşturulması gerekli DEMOKRASİ İTTİFAKINI zayıflatır ve muhalefetin enerjisini iç mücadelede ve rekabette tüketir.
Erdoğan, bu rekabetten faydalanarak, muhalefetin güçlü bir aday etrafında birleşmesini önler ve iktidarını konsolide etmesine olanak sağlar. Seçmenler, belirsizlik ve iç çatışma karşısında daha stabil ve güçlü görünen bir lidere yönelme eğiliminde olurlar. Bu iç rekabet yandaş medyaya istismar açısından imkan sunar.
Sonuç olarak, CHP'nin şu anda bir cumhurbaşkanı adayı seçmesi, muhalefetin kendi içinde bölünmesine ve Erdoğan'ın bu durumu kullanarak iktidarını daha da sağlamlaştırmasına yol açar. Bu tür stratejik hamle yanlışlıkları tarih boyunca otoriter liderlerin iktidarlarını sürdürmek için kullandığı yöntemlerle tam olarak uyuşmaktadır.