Ana Sayfa

berlinturkbanner

berlinturkbanner

Metin Yılmaz

Metin Yılmaz  |  BERLIN

YAZARIN TÜM YAZILARI

Almancılar!

''Davulla zurnayla yola çıkmış

Bandoyla karşılanmıştık

Davulla zurnayla yola çıkmış

Bandoyla karşılanmıştık

 

İş gücümüzdü sattığımız

Ter olup çarklara aktığımız

Servete servet kattığımız

Gurbet el şimdi bize dön geri diyor

 

Aman amman aman amman Almancılar

Aman amman aman amman Almancılar

 

Davulla zurnayla yola çıkmış

Bandoyla karşılanmıştık

Davulla zurnayla yola çıkmış

Bandoyla karşılanmıştık

 

Bebeler doğurduk gurbet ellere

Büyüdüler verdik taş mekteplere

Dilleri dönmez ki bizim dillere

Merhabayı bilmez guten tag diyor

 

Aman amman aman amman Almancılar

Aman amman aman amman Almancılar

 

Davulla zurnayla yola çıkmış

Bandoyla karşılanmıştık

Davulla zurnayla yola çıkmış

Bandoyla karşılanmıştık

 

Yılda bir kere izindir deyip

Bulgarın Yugoslavın yolunu tepip

Edirne Ardahan gözümde tüten

Canım memleket bize Almancı diyor

 

Aman amman aman amman Almancılar

Aman amman aman amman Almancılar''

Evetttt,

Üstteki satırları rahmetli Cem Karaca nın sesinden dinlemiştik ,uzun yıllar boyunca.

Malum 12 dönemi sırasında yurt dışına çıkıp ,uzun yıllardan sonra ancak dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal ın aracılığı ile geri dönebilmişti.

Yani, demem o ki,rahmetli Cem Karaca  işçi ailesi yada göçmen olarak gelmemişti Almanya'ya ama Almanya'da ki göçmen işçilerimizin dertlerini işte bu üstteki satılarla dile getirmişti .

"  ....İş gücümüzdü sattığımız,ter olup bantlara aktığımız..."

Almanya da yaşananların tamamını bu dizelerde anlatmıştı sanatçı...

Göçmen ìşçinin her dönem derdi vardır, bitmez.

Rahmetli Süleyman Demirel ,Türk işçisini 60'lı yıllarda Avrupa ya iş göçü adı altında yolladığında ,onun deyimiyle, " Türkiye 70 Cent e muhtaçtır"  demişti ,tüm samimiyetiyle.

Aynı Süleyman Demirel Avrupa da ki işçilerimizi alaya alanlara yönelik bir başka konuşmasında,

" Türk işçisi olmazsa ülkemizin hali haraptır. Onlar sayasinde ülkemize döviz girmektedir ,şayet onların her yıl gönderdiği 35 milyar Mark olmazsa ,biz memurlarımızın maaşını bile ödeyemezdik "  demişti..

Avrupa ya yolladığımız işçilerimiz ,aradsn geçen 60 küsür yılın sonunda yaşadıkları ülkelerde artık toplumların her kesiminde söz sahibi olmaya başladılar.

Avrupa'ya göç eden her Türk vatandaşı,Avrupa ile Türkiye arasında birer iyi niyet elçileri oldular.

Avrupalılar artık Yunan lı ların gözü ve anlatımı ile değil,bizzat bizim işçilerimiz ile aynı şehirlerde,aynı fabrikanın bantlarında çalışarak tanıdılar ülkemizi ve insanlarımızı.

Ve

Avrupalılar bizleri tanıdıkça ülkemize daha çok gelmeye daha çok döviz bırakmaya başladılar. Bu arada Avrupa da özellikle Almanya da işçilerimizin geri dönmeleri gerektiğine dair siyasi baskılar artmaya başlamıştı.

Bu baskılara dayanamayan bir çok aile geri dönüş bedeli olan 10'ar bin Mark ı alarak ülkesine geri dönmüştü. 

Kısaca "Rotasyon" olarak bilinen işgücü göçünün geri dönüşü o yıllardan bugüne kadar sadece Almanya'dan  geri dönen insanımızın sayısı uzmanlarca tam 26 Milyon olarak ifade edilmektedir. Yani ülkemizin nufusunu 100 milyon olarak hesap edersek,bu oran nüfusumuzun dörtte birini ifade etmektedir.

 

Peki bu göç yollarına düşüp yurt dışına çıkan bu insanlarımıza kendi doğup büyüdükleri ana yurtlarında o dönemlerde nasıl davranılıyordu? Bana sorarsanız,yurt dışındaki işçilerimiz kelimenin tam anlamıyla maalesef  "para deposu,yolunacak kaz ,oy deposu vs. olarak görülmekteydiler. Kendi memleketlerinde yemedikleri kazık kalmamasına rağmen,Anayasanın kendilerine bahşettiği Türk Vatandaşlığı ibaresini büyük bir onurla taşıdılar. Kendi ülkelerinde ,kendilerine yaşatılan tüm olumsuzluklara rağmen,fabrikalarda canları pahasına kazandıkları dövizlerle ,ülkelerinde ev,araba,tarla,arsalar aldılar ve tabiki tüm bu aldıkları gayri menkulların yanı sıra ,tüm vatandaşlar gibi vergi mükellefi olup ,bunun gereğini yaptılar.

 

Ve bunca yıllık gurbetlikten sonra emekli olup,emekli maaşlarını da ana yurtlarına gönderttiler ve  uzuuunnn yıllar sonra memleket hasretini sona erdirerek,ülkelerine,vatanlarına kavuştular.

Vatanlarına kavuşamayıp yurt dışında vefat edeler ,son bir gayretle,son nefeslerinde  vasiyetlerini yazıp hiç olmazsa ölü bedenlerini bile gurbette bıraktırmayıp ülkelerinin topraklarının koynunda yatmayı tercih ettiler.

Yani ,

Cenazeleri için harcanan parayı bile ölüm sonrası  anavatanlarına kazandırdılar.

Tam 26 milyon vatan evladı.... 

Ve şimdilerde yeni moda:

" Yurt dışındaki Almancılar orada yaşarken Türkiye nin geleceği için oy kullanmasınlar. Yokkkk illede oy kullanmak istiyorlarsa,her sene 1000 Euro para ödesinler. Ama bu işin en doğrusu yurt dışındaki vatandaşların oy kullanma haklarının iptal edilmesidir" deniyor...!!!

Kimler diyor bunu??

Mesela TSK'de binbaşı iken görevi sonlandırılan. "Şerefli Türk Subayı"(!)  ,TV ler de renkli kravatı,takım elbisesi ile ahkam kesen eski  binbaşı sözde strateji uzmanı  Erol Mütercimler diyor....

Yani bir zamanlar T.C Devleti 70 Cent e muhtaç iken, Avrupa da ki Türk işçisinin her sene  yolladığı yaklaşık 40 milyar Mark dövizden maaşı ödenmiş olan şu an sivil olarak hala aramızda askerlik döneminde kazandığı şan ve şerefi kendisine sermaye yapan Erol Mütercimler söylüyor...

Atalarımızın da dediği gibi,

"Taş uzaktan gelmiyor "

Ne kazık yiyorsak, hep yakından, yakınımızdsn bize benziyormuş gibi yapanlardan gelmiyor mu?

Başka bir örnek de Hulki Cevizoğlu değil midir? Tıpkı E.Mütercimler örneğinde olduğu gibi....

Peki ,

Milleti Kürt ,Türk vs.vs. böldükten sonra,sıra yurt içinde yaşayanlar,yurt dışında yaşayanlar ayrımına mı geldi aceba?

Tüm bu ve bunun gibi düşünenlere avazım çıktığı kadar, ciğerim yırtılana kadar,tüm öfkem ile ''YAZIKLAR OLSUN SİZ KINIYORUM'' .diyorum...!!!!

Yazımı burada sonlandırırken ,Yurt dışında yaşayanlar oy kullanmasın hatta oy kullanma yasaklansın diyenlere; '' Bekleyin önce oy kullandık şimdi de O Yüce Meclise geleceğiz'' diyorum.

Avrupalı Türklerin oy kullanmasını eleiştirenlere sesiz kalan ve TBMM'de Avrupalı Türkleri temsil edecek milletvekilleri için AB ülkelerinden aday belirlenmesi konusunda harekete geçmeyen tüm siyasetçileri de esefle kınıyorum..

''Wir riefen Arbeitskräfte, und es kamen Menschen“ demişti Max Frisch, yani mealen " Biz iş gücü istemiştik,meğer gelenler insanmış" Demişti ünlü yazar Max Frisch

O bile gelenlerin kıymetini anlamıştı kültürümüze yabancı bir yazar olarak.

Bilmem anlatabildim mi?

 

#Almancılar

M.Y 

Berlin  25.10.2025