Edirne
Edirne'de Kakava-Hıdrellez Şenlikleri kapsamında geleneksel "Kakava ateşi" yakıldı.
Şenliklere katılmak için kente gelen çok sayıda turist, kutlamaların yapıldığı Sarayiçi'nde müzik eşliğinde eğlendi.
Geleneksel kıyafetler giyen Roman müzik topluluklarının hareketli ezgilerine eşlik eden turistler renkli görüntüler oluşturdu.
Kanuni Köprüsü'nde oluşturulan kortej Edirne Belediye Bandosu eşliğinde ateşin yakılacağı alana geldi.
Bando eşliğinde saygı duruşunda bulunuldu İstiklal Marşı okundu.
Edirne Valisi Yunus Sezer, yaptığı konuşmada, Kakava Şenlikleri'nin binlerce yıllık geleneğin, coşkunun ve baharın simgesi olduğunu söyledi.
Edirne'nin bir şehirden öte çok şeyi barındırdığını belirten Sezer, "Selimiye yalnız göğe yükselen bir cami değil, medeniyetin kubbeye yazılmış duasıdır. Muradiye Mevlevihanesi zamanın kalbine açılan kapıdır, ruhun ritmiyle dönen hikmettir. 2. Beyazıd Külliyesindeki Darüşşifa yalnız bir şifahane değil, yüzyıllar boyunca su sesiyle, musikiyle, ilimle ruhu iyileştiren bir bilgelik evidir. Tunca ile Meriç onlar sadece nehir değil, akıp giden tarihin ve kardeşliğin aynasıdır." diye konuştu.
Sezer, Edirne'nin sadece taşlarla değil geleneklerle de örülü olduğunu vurguladı.
Kakavanın geleneklerin renkli imgelerinden olduğunu aktaran Sezer, şunları kaydetti:
"Roman vatandaşlarımızın asırlardır yaşattığı Kakava, bir ateşin etrafında toplanmaktan çok daha fazlasıdır. Bir halkın hafızası, bir toplumun neşesi, bir medeniyetin şarkısıdır. Her ritim geçmişin yankısı, her dans özgürlüğün sesi gibidir ve o ateş yalnızca ısıtmaz, birlikteliği, kardeşliği ve yeniden doğuşu simgeler.
Baharın, doğanın, dirilişin, taptaze bir umudun adıdır. Türk dünyasının ve Anadolu medeniyetinin derin belleğinde saklı bolluk ve bereketin habercisidir. Bir yanda dilek ağaçları, öte yanda suya bırakılan umutlar. Bugün edilen her niyet, bir çocuğun duası kadar temizdir."
Kakava ateşinin çocukların da içini ısıtan bir sevgi mirası olmasını dileyen Sezer, Roman kültürünün neşeyi yalnızca anlık bir sevinç değil, yaşamın özü olarak görenlerin kültürü olduğunu aktardı.
Sezer, müziğin ruhunda sadece eğlence değil tarihin saklı olduğunu belirterek, "Sözlerime son verirken, bu kültürü yaşatan başta Roman kardeşlerimize, bu mirasa sahip çıkan halkımıza, bu coşkuya ortak olmak için ilimize teşrif eden kıymetli misafirlerimize teşekkür ediyor, Kakava ve Hıdırellezin hepimize bolluk, bereket, sağlık ve huzur getirmesini diliyorum." dedi.
Edirne Belediye Başkanı Filiz Gencan Akın da Romanların şehrin ritmine ve kültürüne değer kattığını söyledi.
Çeribaşı Fikri Ocak da Kakava'nın dostluk ve kardeşlik bağlarını kuvvetlendirdiğini dile getirdi.
Konuşmaların ardından Kakava ateşini simgeleyen odun yığınları, Vali Sezer, CHP Edirne Milletvekili Ahmet Baran Yazgan, Garnizon Komutanı Tuğgeneral Yüksel Kolcu, Belediye Başkanı Akın, Edirne Emniyet Müdürü Onur Karaburun, Edirne Jandarma Komutanı Albay Mehmet Kasım Ermiş, Çeribaşı Ocak, siyasi parti ve sivil toplum kuruluşu temsilcileri ve diğer protokol üyelerince tutuşturuldu.
Daha sonra katılımcılar ateşin üstünden atlayıp, ateş çevresinde dans etti. Fotoğraf sanatçıları da renkli görüntüler çekme imkanı buldu.
Konser ve dans gösterileriyle süren kutlamalar, yarın şafak sökmeden Tunca Nehri kenarında yapılacak programla devam edecek.
Edirne'de Kakava ve Hıdırellez Şenlikleri kapsamında konserler verildi
Edirne'de düzenlenen Kakava ve Hıdırellez Şenlikleri'nin 3. günü konserlerle sürdü.
Bu yıl 4 güne yayılan şenliklerin üçüncü gününde, Sarayiçi'nde Kakava ateşinin yakılmasının ardından konserler verildi.
Ritim gruplarının ve aralarında Japon dansçıların da yer aldığı Burcu Koçyiğit Roman Dans Ekibi'nin sahne aldığı program, Salih Zülüfoğlu konseriyle devam etti.
Şenlikler, yarın sabahın ilk ışıklarıyla Tunca Nehri'nde Kakava ritüellerinin gerçekleştirilmesiyle sona erecek.
UNESCO'nun Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi'nde yer alan Kakava ve Hıdırellez Şenliklerine katılmak isteyen vatandaşlar etkinliklerin yapıldığı Sarayiçi'ne geldi.
Edirne Emniyet Müdürlüğünün polis noktasındaki kontrollerin ardından alana giren vatandaşlar yerel grupların konserleri ve dans ekiplerinin gösterileriyle eğlendi.
İzmir'den gelen Muammer Teşeli, AA muhabirine şenliklerin çok eğlenceli geçtiğini söyledi.
Etkinliklere her yıl geldiğini belirten Teşeli, "Şenlikler her yıl daha da güzelleşiyor. Valilik, belediye ve emeği geçen herkese çok teşekkür ediyorum. Çok güzel bir topluluk var. Bu şenlik, insanlara huzur, mutluluk ve sağlık getirsin." dedi.
Balıkesir'den gelen Menekşe Kapalıcı ise baharın gelişini dans ve müzikle kutladıklarını ifade etti.
Şenliklerin her yıl olduğu gibi neşeli geçtiğini dile getiren Kapalıcı, "Çok mutlu ve memnunuz, herkes bu coşkuyu yaşasın." diye konuştu.
Şenlik coşkusu yarın saat 16.00'da geleneksel Kakava ateşinin yakılmasıyla zirveye çıkacak.
Yaz mevsiminin habercisi ve doğanın yeniden uyanışı: Hıdırellez
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Meteoroloji Mühendisleri Odası İkinci Başkanı Köse, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ilk toplumlardan bugüne kadar ay, yıl, mevsim gibi zamansal değişimlerin çeşitli törenlerle dünyanın birçok bölgesinde kutlanmaya devam ettiğini aktardı.
Meteoroloji biliminin olmadığı çok eski zamanlarda insanların, yıl boyunca hayatlarını etkileyen doğa olaylarını gözlemleyerek kendi iklimsel verilerini oluşturduğunu belirten Köse, çiftçilik başta olmak üzere balık tutma ve diğer işlerini de bu çerçevede planladığını söyledi.
Özellikle mevsim dönüşleri gibi önemli zamanlardaki değişikliklerin tören, ayin ve bayram şeklinde kutlanıldığını dile getiren Köse, "Yapılan bilimsel araştırmalarda birçok kültürde mevsim değişiklikleri törenlerle kutlanırken, bolluk bereket için çeşitli törenler düzenlenmeye başlaması, avcı kültüründen tarım kültürüne geçildiği dönemlere denk gelmektedir." diye konuştu.
"Hıdırellez yaz kapısı, yedi gün eser tipisi"
Mevsimlik bayram olarak kutlanan Hıdırellez'de geçmişten bugüne, gül fidanına dilek bağlamak ve ateşten atlamak gibi bazı ritüeller yapıldığını hatırlatan Köse, şu bilgileri verdi:
"Hıdırellez ve etkinliklerini gönül rahatlığıyla kutlayabiliriz, yavaş yavaş sıcaklıklar artsa da yaz henüz gelmedi, yazın başlangıcındayız. Hıdırellez'imiz uğurlu olsun. 'Hıdırellez yaz kapısı, yedi gün eser tipisi' atasözümüz ile kış mevsiminin tam geçmediği, yaz mevsimi de tam gelmediği için etkileyici soğukların yaşanabileceği anlatılmaktadır.
Bugün, kış mevsiminin geride kalışı, yazın başlangıcı, tabiatın canlanışıdır. Bir geçiş döneminin bir dizi adetlerle kutlandığı gündür. Aynı zamanda bolluk, bereket, dileklerinin kabul edileceği Hızır ve İlyas peygamberlerin buluştuğu gün olarak da inanılan Hıdırellez'in toplumumuzdaki yeri çok büyüktür."
"Baharın habercisi" kabul edilen, Hızır ve İlyas peygamberlerin her yıl buluştukları gün olduğuna inanılan "Hıdırellez", yurdun birçok yerinde farklı ve bir o kadar da ilginç gelenek ve inanışlarla kutlanıyor.
AA muhabirinin derlediği bilgilere göre, her yıl 6 Mayıs'ta kutlanan Hıdırellez asırlardır Türkiye'nin yanı sıra Balkanlar ile Kazakistan, Türkmenistan, Kırgızistan, Özbekistan ve Azerbaycan gibi ülkelerde geleneksel bir bayram olarak biliniyor.
Bu önemli günde sağlık, bolluk, bereket, şans getirileceğine inanılan ve yöreden yöreye değişen farklı ritüelleri hala görmek mümkün. Geçmişten bugüne uzanan bu geleneklerin kimisi şehirleşmenin etkisiyle unutulmaya yüz tutarken bazıları ise hala yaşatılmaya çalışılıyor.
Dilekler kağıda yazılıp gül ağacının altına gömülüyor
Hıdırellez denince akıllara ilk olarak her tür hastalık ve kötülükten korunmak için yakılan ateşin üzerinden üç kez atlanması ve dileklerin kağıda yazılarak gül ağacının altına gömülmesi ya da asılması geliyor.
O gün yapılan bir başka ritüele göre deniz ya da dere kenarından dilek tutularak toplanan 41 taş 1 yıl boyunca saklanıyor bir sonraki Hıdırellez'de bu taşlar suya atılıp, yenisi toplanıyor.
Deniz kenarından kırık dalgalardan bir kaba doldurulan deniz suyu da bolluk ve bereket için evin içerisine serpiliyor.
Üzerine çeşitli dilek, niyet yazılan kağıtlar açık olarak ve yavaşça bir akarsuya bırakılıyor. Otlarda biriken çiğ damlalarından yoğurt yapılıyor ve hamur mayalanıyor.
Bekar kızlardan alınan yüzük, kolye ve boncuk gibi eşyalar içerisi su dolu çömleğin içerisine konup, çömleğin ağzına yeşillik bırakılarak üzeri kırmızı bir yemeni ile örtülüp kilitlenerek gül ağacının dibine bırakılıyor. Ertesi gün çömlek başına toplanan kızlardan birinin üzerinden kilit açılarak maniler eşliğinde çömlekteki eşyalar çıkarılıyor.
Bereket getireceği düşünülerek keselere konan bakliyat, gül ağacına asılarak 1 gece bekletiliyor, bu malzemeler 1 yıl boyunca yemeklere az az konarak tüketiliyor. Kurulan salıncakta oturan genç kızı bu kişiyle evlenmek isteyen delikanlı sallıyor.
Verim vermeyen ağacın yanına balta ile gidilerek ürün vermesi yoksa kesileceği söyleniyor.
Hıdırellez günü yapılması uygun görülmeyenler
Hıdırellez inanışına göre yapıldığı zaman bereket, sağlık, şans ve mülk getireceğine inanılan uygulamalar yapıldığı gibi yapılmasının uygun görülmediği davranışlar da bulunuyor.
Doğaya zarar verilmemesi, süt sağılmaması, çift sürülmemesi, boya ve badana yapılmaması, dikiş dikilmemesi, çamaşır yıkanmaması, un elenmemesi, makas tutulmaması gibi inanışlar da yer alıyor.
Hıdırellez inanışları
Bursa'da Hıdırellez'den bir gün önce akşam evin her üyesi, madeni para işaretleyerek bir çantanın içine koyuyor. Gül ağacının dibine bırakılan çanta, Hıdırellez sabahı açılıyor ve herkes kendi parasını bereket getirdiğine inanarak cüzdanında saklıyor.
Bursa ve birçok kentte, bolluk getireceği inancıyla kapı önleri Hıdırellez sabahı evin yönüne doğru süpürülüyor.
Üzerine çeşitli dilekler, niyetler yazılan kağıtlar açık olarak ve yavaşça bir akarsuya bırakılıyor. Kağıtlar, yazıları üste gelecek şekilde suya düşerse dileklerin kabul olacağına inanılıyor.
Balıkesir ve Çanakkale'de bazı yörelerde Hıdırellez günü, güneş doğmadan su kenarlarına gidiliyor ve bu suyla kadınlar, ellerini, yüzlerini yıkıyor.
Çanakkale'de Hıdırellez öncesi akşam gül ağacının dibine fasulye gömülüyor ve bu sabaha kadar yeşerirse tutulan dileğin gerçekleşeceğine inanılıyor.